Defne ağacı lider olursa
Bir sabah zehirlenmiş bir doğayla karşı karşıya kalan hayvanlar, bitkiler ve ağaçlar doğayı zehirleyenlere karşı barışçıl bir mücadele içine girerler…
Orhan Miroğlu
Ormanların liderliğini şimdiye kadar başkasına kaptırmamış Aslan’ın liderliği gün gelir işe yaramaz hale gelir mi? Daha doğrusu aslanın ormanlardaki liderliğinden kurtulmak mümkün mü?
Kazanç uğruna hiç olmadık yerlere fabrika bacası diken ve doğayı tahrip edip, zehirleyen insanlarla nasıl mücadele edilir?
Güzel mi güzel, havası temiz, içinde dolanan canlıları sağlıklı bir ormanda yaşayan çeşit çeşit hayvanlar, bir sabah farklı bir ormana, zehirlenmiş bir ormana uyandıklarında ne yaparlar?
Kadere boyun eğip, kendilerine yaşayacakları başka bir orman aramak için, dağı taşı aşıp, gökyüzüne doğru kanat çırpıp yollara mı koyulurlar, yoksa başlarına gelen felaketin nedenini önce anlayıp, sonra da o eski güzel günlere dönmek için hep beraber mücadele mi ederler?
Ömer Faruk 6-7 yaş arası çocuklar için yazdığı öyküde bir sabah uyandıklarında zehirlenmiş bir doğayla karşı karşıya kalan hayvanların, ağaçların, bitkilerin, doğayı zehirleyenlere karşı barışçıl mücadelesini anlatıyor. Kitabın her sayfası, Buket Topakoğlu Gencer tarafından bir güzel resimlenmiş.
Resimler o kadar güzel ki, sayfayı okuyup başka sayfaya geçmeden, durup resme bir kez daha bakmaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Liderlerle başı ağrıyan bir toplumuz ya, baş ağrısından kurtulmak için acaba liderlere son bir şans verilebilir mi?
Ya bu şans da mutluluk getirmezse, o zaman ne yapmalı?
Madem lider yok, yaşamak boşuna deyip, hayata küsmeli mi?
Ömer Faruk’un Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği adlı kitabında anlattığı hikâye bu sorulara doğru cevaplar arayan bir hikâye.
Birtakım insanlar, bir gün bir ormanın yakınına bir fabrika kurarlar. Canlıları ve doğayı zehirler bu fabrika.
Tavşanın tüyleri simsiyah olur, kertenkelenin gözleri görmez olur, meşe ağacı nefes alamaz, tilkinin burnuna hep duman kokusu gelir, kartal gökyüzünde dolanıp durur ama dumandan bir şey göremez..
Ormandaki canlılar, defne ağacına giderler, dumanın sebebini sormak için, o da rüzgâra sorar ve rüzgâr ormanı zehirleyen dumanın bir fabrikadan çıktığını söyler.
Ormanda yaşayan canlılar Defne’nin yol göstericiliğinde toplanırlar.
Defne’nin hikâyesini yazmamış Ömer Faruk, çünkü amacı bize Defne’nin mitolojideki hikâyesini anlatmak değil de, doğanın tahrip edilmesi ve zehirlenmesini anlatmak.
Ama Defne’nin canlı bir su perisi olarak yaşarken, Yunan tanrısı Apollon tarafından bir ağaca dönüştürüldüğünü ve bu ağacın adının Defne olduğunu biliyoruz zaten.
İşte bu defne ağacı, orman kardeşliğine liderlik yapar. Aslanın pabucu dama atılmıştır anlayacağınız.
Orman içinde yaşayan kardeşler, fabrikayı kuran insanlarla diyalog kurup, ormanı daha fazla zehirlenmekten kurtarmak için olmadık mücadelelere girişirler, ama bu mücadelelerin hiçbiri şiddet barındırmaz. Tecrübe edilen her yöntem, her araç tamamen barışçıldır. Önce diyaloğu denerler ormandaki kardeşler. Başarısız olunca başka çarelere başvururlar. Sonra da kendilerini ve ormanı kurtarmayı başarırlar.
Nasıl diyeceksiniz, ama isterseniz, hikâyeyi anlatmayalım baştan sona, her ne olmuşsa gerisini kitaptan okuyalım.
Tatile, yaza hazırlanan çocukların merakla ve çok şey öğrenerek okuyacağı tatlı bir hikâye Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği.
Söylemesi benden, okunması sizden…
Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği, Ömer Faruk,
Yapı Kredi Yayınları/Doğan Kardeş, 52 sayfa, İstanbul, 2012
*
Haziran 2012, Taraf Gazetesi